Bilgisemti
Bilgi ve araştırma adresi

Ankaranın tarihçesi

Ankara


Koordinatlar: 39.875°N 32.8333°E (Harita)

Ankara
—  Büyükşehir, Başkent  —
Ankara collage3.jpg
Slogan: Türkiye'nin Kalbi[1][2]
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin sınırları
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin sınırları
Ankara ilinin Türkiye'deki konumu
Ankara ilinin Türkiye'deki konumu
Ankara
<div style="position: absolute; z-index: 2; top: İfade hatası: * için eksik terim%; left: -129.6%; height: 0; width: 0; margin: 0; padding: 0;">
Ankara
Ankara'nın Türkiye'deki konumu
Ülke Türkiye Türkiye
Bölge İç Anadolu
Bölüm Yukarı Sakarya
İl Ankara
İdari birimler
Yönetim
 - Belediye Başkanı Melih Gökçek (AK Parti)
 - Vali Alaaddin Yüksel
Yüz ölçümü
 - Toplam 2.516 km2 (971,4 mi2)
Rakım 938 m (3.077 ft)
Nüfus (2012)
 - Toplam 4,965,542 [3]
 - Yoğunluk 155.100/km² (401.707,2/sq mi)
  [3][4]
Zaman dilimi DAZD (+2)
 - Yaz (YSU) DAYZD (+3)
Alan kodu 0312
Plaka kodu 06
Web sitesi:
Ankara Büyükşehir Belediyesi
T.C. Ankara Valiliği
T.C. Ankara Kalkınma Ajansı

Ankara, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti,[5] Ankara ilinin merkezi, Türkiye'nin en kalabalık ikinci ve dünyanın en kalabalık otuz sekizinci kenti. Topraklarının büyük bölümü İç Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Sakarya bölümünde yer alır. Türkiye'nin coğrafi merkezine yakın olduğu için, hem konum hem de işlev itibariyle Türkiye'nin kalbi benzetmesi yapılır.[1][2] Ortalama 938 metre rakıma sahip olan[6] kentin nüfusu, 2012 yılı nüfus sayımına göre 4,965,542'dir.[7][3]

Bilinen tarihi en az 10 bin yıl öncesine, Eski Taş Çağı'na ulaşan[8] Ankara, Hattileri, Hititleri, Frigleri, Lidyalıları, Ahamenişleri (Persler), Makedonyalıları, Galatları (Keltler), Romalıları, Selçukluları ve Osmanlıları ağırlamış, Batı ve Doğu medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Geçmişte, Galatların bir boyu olan Tektosaglara[9] ve sonrasında Friglere[10] başkentlik yapmış olan kent, 13 Ekim 1923'ten beri Türkiye'ye[5] başkentlik etmektedir.

Ankara; kedisi, keçisi, tiftiği, tavşanı, armudu, balı, çiğdemi ve Kalecik Karası denilen misket üzümü ile ünlüdür.[11]


Etimoloji

Ana madde: Ankara (isim)
Roma İmparatoru Gallienus döneminden bir Ankyra sikkesi, Ankara adının çapadan geldiği efsanesini yansıtıyor[12]

Frigya dili ve Yunancada Ἄγκυρα (telâffuz: Anküra), gemi çapası demektir. Bazı efsanelere göre Ankara, Frig Kralı Midas’ın bir gemi çapası bulduğu yerdir.[13] Büyük İskender'in Doğu Seferi sırasında Anküra’ya MÖ 333'de geldiği kayıtlara geçmiştir.[13] 2. yüzyıla ait ve Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen bazı paralarda gemi çapası figürü bulunmaktadır.[14]

Frigler, Galatlar ve Romalılar tarafından Ἄγκυρα olarak bilinen şehrin adı, Latin harfleri ile Batılı kaynaklara Ankyra ve Ancyra olarak geçti.[15][16] Kentin adı, Türklerin Anadolu'ya gelmesinden sonra Ankara, Engürü ve Engüriye olarak değişime uğradı. Batı dillerine de Angora olarak geçti. 16. yüzyıla ait çeşitli resmî Osmanlı evraklarında Ankara (انقره) adı geçmektedir.[17]

Türkiye Cumhuriyeti devleti, 28 Mart 1930'da yabancı ülkelerden Türk şehirleri için Türkçe adların kullanılmasını resmen talep etti.[18] Bu tarihten sonra posta idaresi Angora olarak adreslenmiş mektupları Ankara'ya ulaştırmadı.[19] Böylece zamanla Ankara adı evrenselleşti.

Tarihçe

Ana madde: Ankara tarihi

Ankara, Sakarya Nehri'ni besleyen Ankara Çayı'nın geçtiği ovanın doğu kenarında kurulmuştur. Çubuk Ovası, kenti çevreleyen verimli bir tarım alanıdır. Sonradan Ankara Kalesi'nin kurulduğu tepenin ve eteklerinin sarp yamaçlı olması, tarihte bölgeyi düşman saldırılarına karşı korunaklı kılmaktaydı. Bentderesi'nin dar vadisi, Ankara Kalesi'nin bulunduğu volkanik tepeyi, yaylanın ovaya hakim dik kenarından ayırdığından, askeri öneme haizdi.[20] Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber,[9] kentin bilinen tarihi Eski Taş Çağına (yak. MÖ 2 milyon - MÖ 10 bin)[21] kadar uzanmaktadır. Bu döneme ait çeşitli eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe'de rastlanmıştır.

Hattiler ve Hititler

Hitit Uygarlığı'nın simgesi sayılan ve Ankara'nın da amblemi olan Hitit Güneş Kursu.

Ankara'nın bilinen ilk sakinleri, MÖ 2500-1700 yılları arasında tüm Anadolu yarımadasında bir medeniyet kurmuş olan Hattilerdir. Şehir devletlerinden oluşan ve haklarında fazla bir bilgiye sahip olunmayan Hattiler zamanla Hititlerin hakimiyetine girmiş ve Hitit bünyesinde erimişlerdir.[22] Ancak Hatti dili, dini ve sanatı Hitit medeniyetini büyük oranda etkilemiş, Anadolu'nun adı da yaklaşık 17 asır boyunca Hatti ülkesi olarak kalmıştır.[22]

Hint-Avrupalı bir kavim olan Hititler (MÖ 1660-1190), Anadolu'ya boğazlar yoluyla gelmişlerdir. Hititlerin Anadolu’ya göç tarihleri, kesin olarak bilinmemektedir.[23] Ankara ve çevresinde Hitit dönemine ait yerleşkelerin kalıntıları, Balıkhisar, Ballıkuyumcu, Bitik, Karaoğlan, Gâvurkale ve Kültepe höyükleridir.[24] MÖ 2. bin yılın sonlarına doğru Hititlerin siyasal olarak çöktüğü ve yerini Friglere bıraktığı görülmektedir.[25]

Frigler ve Lidyalılar

MÖ 2. bin yılın sonlarında bölgede, hızla büyüyen bir Frigya kasabası vardı.[9] Frig Krallığı'nın başkenti olan Gordion kentinin kalıntıları Polatlı'nın 29 km kuzeybatısında bulunmaktadır. Bugün Yassıhöyük denen bölgede bulunan Gordion, en parlak dönemini Frigya Kralı Midas zamanında (MÖ 725-675) yaşamıştır.[26] Ankara'da, Frigler dönemine ait kalıntılar arasında bulunan Yumurtatepe Tümülüsü'nün bulunduğu yerin, kurulduğu dönemlerde çok önemli bir yerleşim olmasa da stratejik bir noktada olduğu düşünülmektedir.[15] Frigler, MÖ 700'lü yıllarda Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından ortadan kaldırıldı.[27]

Tunç Çağının sonlarında Frigler ile birlikte Anadolu'ya gelen ve Batı Anadolu'da varlıklarını sürdüren Lidyalılar, Friglerin ortadan kalkmasını fırsat bilerek Ankara'yı da kapsayan Kızılırmak yöresini ele geçirdiler. MÖ 7. yüzyılda Anadolu'ya hakim oldular ve 140 yıl hüküm sürdüler.[28] Lidyalıların madeni parayı icat ettikleri kabul edilir.[29] Lidyalılar döneminde Anadolu'da pazar ekonomisi gelişmiş, tahıl üretimi, hayvancılık, zeytinyağı ve şarap üretimi ilerlemiştir. Orta Anadolu'nun ana ulaşım yolu üzerinde bulunan Ankara kenti de bu gelişmelerden istifade etmiştir.[28] Medlerle ve Perslerle savaşan Lidyalılar, komşuları Ahameniş Pers Hükümdarı Kiros ile MÖ 547'de Kızılırmak kavisi içinde yaptıkları savaşı kaybederek tarih sahnesinden silinmişlerdir.[28]

Ahameniş Persler ve Büyük İskender

Persler, MÖ 545'ten itibaren Anadolu'ya egemen olarak, Anadolu'daki Helen kültürüne son verdiler.[30] MÖ 5. yüzyılda Herodot, Pers İmparatorluğu'nun ordu, ticaret ve posta hattı olarak kullanılan Kral Yolu'nun Ankara'dan geçtiğini yazar. Kral Yolu Efes'te başlıyor, Sardes şehrinden Lidya'yı, sonra Gordion, Ankyra ve Kızılırmak'tan geçerek, Kapadokya üzerinden Kilikya'ya, oradan Fırat ve Dicle nehirlerini geçip Asur'dan Susa kentine ulaşıyordu.[31] Kent, bu dönemde önemli bir ticaret ve konaklama merkeziydi.[32]

Ankara, MÖ 334'te[9] Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından Ahameniş Pers İmparatorluğu'ndan alındı. Büyük İskender, MÖ 334-333 kışını, ünlü Gordion Düğümü'nü kestiği Gordion'da, ilkbaharı da Ankara'da Persleri bekleyerek geçirdi. Ankara Anadolu'daki kavşak noktalarından biri olduğu için, buraya yürüyen Makedon birlikleri civardaki birçok kenti de ele geçirdiler.[33] İskender'in MÖ 323'te ölmesi üzerine kent, önce Antigonos'un eline, Antigonos’un ölümünden sonra da Lysimakhos’un eline geçti. Lysimakhos'un Lidya'da Kurupedion Savaşı’nda yenilmesinden sonra ise Selevkosların eline geçti. Bu dönemde Helen Uygarlığı yeniden Anadolu'da yayıldı.[34]

Galatlar

Hint-Avrupalı bir Kelt kavmi olan savaşçı Galatlar, Orta ve Batı Avrupa'nın Ren-Tuna havzasındaki yurtlarını terkederek MÖ 278-189 yılları arasında üç kabile olarak Anadolu'ya göçtüler. Yerleştikleri Frigya ve Kapadokya topraklarına Galatya dendi. Galatya günümüzdeki Ankara ve Kırıkkale illerinin tamamını kapsıyordu.[35] Ankara, Galatların Tektosaglar boyuna MÖ 3. yüzyılda başkentlik etmiştir.[9] Strabon, ünlü eseri Geographika'da, Ankara Kalesi'nin Tektosaglar tarafından inşa edildiğini söyler.[36] Daha sonra bölgede siyasal birliği kuran[37] Roma İmparatoru Caesar Divi Filius Augustus, MÖ 25 yılında Ankara'yı ele geçirmiştir.[9]

Roma İmparatorluğu

Ankara, Roma İmparatorluğu'nun Galatia Prima eyaletinin başkentiydi.[38] 2. yüzyılda, İmparator Hadrianus döneminde kent metropol oldu.[39]

3. yüzyıl ortalarında Roma İmparatorluğu'nda ortaya çıkan sosyal ve ekonomik çöküntüye paralel olarak kent, o günlere kadar koruduğu açık kent niteliğini yitirdi, İmparator Caracalla döneminde çevresi surlarla çevrildi. Roma İmparatorluğu'nun başkenti Bizantion'a (İstanbul) taşınınca, Ankara'dan geçen ve başkenti doğuya bağlayan yolların önemi daha da arttı.[15]

4. yüzyılda Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte Ankara önemli bir dinî merkez oldu.[40] M.S. 395 yılında yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Ankara Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kaldı. 10. yüzyıla kadar Ankara diğer Doğu Roma kentleri gibi para ekonomisinin geliştiği, örgütlü bir ekonomik yapısı olan önemli bir merkez özelliği kazandı. Bu dönemde kent planının temel öğeleri, kenti düşman saldırılarına karşı koruyan kalın surlar, pazar yeri işlevini gören agora ve kilisedir.[15]

Ankara'da Doğu Roma hakimiyeti zaman zaman kesintilere uğradı. M.S. 654 yılında Müslüman Araplar kısa süreliğine kentin kontrolünü ele geçirdiler. 833 ve 842 yıllarında Abbasi Halifesi Mutasım ve Türk komutanı Afşin Ankara'yı kısa süreliğine ele geçirdi. 871 yılında Pavlikian mezhebinden Hristiyanlar şehrin kontrolünü yaklaşık bir yıllığına ele geçirdiler. Bu kesintilerden sonra her seferinde Bizanslılar şehri geri alarak otoriteyi temin ettiler.[41]

Osmanlı İmparatorluğu

Ankara'nın 18. yüzyıldan kalma bir resmi. Bu anonim eser Hollanda'daki Rijksmuseum'dadır.

Ankara'nın Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun eline geçmesi, Malazgirt Savaşı'ndan sonra 1073 yılına rastlar.[42] 12. ve 13. yüzyıllarda Selçuklu Sultanlarının da çabasıyla transit ticarette gelişme gösteren Ankara, önce Ahiler'e, ardından 1304'te göreli özerklik verilerek Osmanlı İmparatorluğu'na bağlandı. I. Murat zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına bağlanan kentte, 1402 yılında Büyük Timur İmparatorluğu Hükümdarı Timur ile Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid arasında Ankara Savaşı yapıldı.[42][43][44] Yıldırım Bayezid'in savaşı kaybetmesi ve Timur'a esir düşmesi sonucu Osmanlı Devleti, Fetret Devri denen bunalım ve iktidar boşluğu dönemine girdi. Ankara Savaşı'nda kent ve çevresi büyük ölçüde harap olmuş, Anadolu birliğini yeniden kuran II. Murat zamanında kent, yeniden onarılmıştır.[15] 1841 yılında Anadolu Eyaleti kaldırılıp yerine vilayetler kurulunca kent bir vilayet oldu.[45] Ankara, Çorum, Yozgat, Kayseri ve Kırşehir sancakları bu vilayete bağlandı. Ankara Vilayeti, varlığını 1922 yılında kadar sürdürdü.[45]

Osmanlı hakimiyetinin sonlarına doğru Ankara 1917'de 3 gün süren büyük bir yangın geçirmiş[46] ve yangın 1900 kadar hanenin yanması ile sonuçlanmıştır.[47]

Kurtuluş Savaşı ve başkent oluşu

1924'te hazırlanan imar planı
1932'de hazırlanan, Jansen Planı olarak da bilinen imar planı

Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandıktan sonra, Padişah VI. Mehmet tarafından 30 Nisan 1919'da 9. Ordu Müfettişliğine atandı.[48] 19 Mayıs 1919'da Refet Bey (Bele), Kâzım Bey (Dirik), 'Ayıcı' Mehmet Arif Bey ve Hüsrev Bey (Gerede) ile birlikte Samsun'a çıktı.[48] Anadolu'da Havza ve Amasya Genelgesi'ni yayınlayan ve Sivas ile Erzurum Kongresi'ni düzenleyen Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti ile Amasya Protokolü'nü imzaladı. Bu protokol üzerine Meclis-i Mebusan açılmıştır.

Mustafa Kemal, meclis çalışmalarını daha yakından izleyebilmek için 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi.[49][42] Ankara'ya gelmesinin nedenleri arasında buranın demiryolu ağına sahip olması, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmemiş olması, merkezi bir konumda bulunması ve Batı Cephesi'ne yakınlık gibi nedenler de etkili olmuştur. Meclis, 28 Ocak 1920'de oybirliği ile Misak-ı millî'yi kabul etti. Bunun üzerine İstanbul işgal edildi ve meclis kapatıldı. Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de illere ve kolordu komutanlıklarına bir genelge gönderdi ve Ankara'da olağanüstü bir meclisin açılacağını duyurdu.

Seçimlerin ardından 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM açıldı ve hükümet kuruldu. Kurtuluş Savaşı bu meclisten yönetilmiş, savaşın kazanılmasının ardından Lozan Antlaşması imzalanmış ve I. TBMM seçim kararı almış ve yerini II. TBMM'ye bırakmıştır. İnkılap Meclisi olarak da anılan bu meclis 13 Ekim 1923'te Ankara'yı başkent ilan etti.[50][51][52]

Coğrafya

Expedition 19 uzay ekibi tarafından çekilmiş Ankara'nın uydu görüntüsü (11 Nisan 2009)
Ana madde: Ankara coğrafyası

Ankara, doğuda Kırıkkale ili'ne bağlı Bahşılı ve Yahşihan, kuzeydoğuda Ankara ili'ne bağlı Kalecik, kuzeyde Çankırı ili'ne bağlı Şabanözü, ve Ankara ili'ne bağlı Kızılcahamam, kuzeybatı ve batıda Ankara ili'ne bağlı Güdül ve Beypazarı, güneyde Ankara ili'ne bağlı Polatlı ve Haymana, güneydoğuda ise Ankara ili'ne bağlı Bala ile komşudur.[53]

Sakarya Nehri'nin kollarından Ankara Çayı, kentin merkezinden geçmektedir.[54] Bu çayın üzerinde, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad zamanında yaptırılan Akköprü bulunmaktadır.[55][56]

İklim

Genel olarak Karasal İklimin hüküm sürdüğü Ankara'da, kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kuraktır. Yağışlar en çok ilkbahar mevsimindedir. Karın yerde kalma süresi ortalama 62 gündür. Gece ile gündüz, yaz ile kış mevsimi arasında önemli sıcaklık farkları bulunur. En sıcak aylar Temmuz (ortalama 23,4 °C) ve Ağustos (ortalama 23,9 °C), en soğuk aylar ise Ocak (ortalama 0,6 °C) ve Şubat (ortalama 1 °C) olarak belirlenmiştir.[57]

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol